Küçük İstanbulum Şiiri
Küçük İstanbulum
Küçük İstanbulum
Haydarpaşa buruk..
İstanbul hasretiyle; geçince Sirkeci’ye
Meraklı yüzlerle, hayran gözlerle...
Mavilikleri yararak beyazlar tepemizde uçuşup...
Varıyoruz, Sirkecide İhtiyar garın peronuna ,
Sağlı sollu bir kaç kişinin oturup kaldığı
Günün her saati başka bir renk alan
Renkli camların can verdiği
İki kapılı bekleme odasından giriyorum.
Ana giriş kapısı mahşeri kalabalık
Jeton gişesinde upuzun kuyruklar
Bayram öncesi bayramlıklar alınmış
Herkes mesut yükünden,
Yüzlerden tebessümler saçılıyor.
Bayram ne güzel şey
Mutlu insanlar karışmış; işten, evden,sokaktan
Sarmaş dolaş akrabadan öte,
Bir daha görüşülemeyeceğinden mi nedir?
Bayramlaşıp tanıdık yabancılarla
Jetonu alan mutlu , atıp geçiyor turnikeden.
Bir iki resmî polis , izliyor , gözlüyor
Geleni geçeni görevinden, bazısı da meraktan.
Gözler büyük saatte,
Sessizce yürürken olabildiğince çarpmadan,
Kalabalık nezaketle , telaşta çaktırmadan ,
Herkesin eli cüzdanında , cebinde korkuyor
Belli ki çarpılmaktan.
Görüp kondüktörün düdüğe giden elini
Adımlar daha da büyürken
Sessizlik gürültülü adımlarla
Çocukların çığlıklarıyla boğuluveriyor
Düdükle birlikte aniden
Son gayret yetişmeye çalışanlar
Pes edenlerin açtığı yoldan
Canhıraş koşarken,
Hareket eden trenin sesi duyuluyor mu bilmem.
Son mesajdır bu herkese, artık rahat ol der gibidir.
Trendekilere ve dışarda kalanlara...
Erken gelen oturmuş, sona kalan ayakta
Hepsi bir şekilde pozisyonlarını almış
Hareket eden trende,
Seyre hazırken manzarayı...
Peronda manzara pek fena,
Oflayıp puflayanlar, kızanlar hanımına...
Ne çare, yeter ki kaçan son tren olmasın
Der gibi bakınıyor hanımı, mahcup ve üzgün.
Ah şu dizleri onu daha iyi taşıyabileydi!
Kim neye yetişti kim neyi kaçırdı
Bilmek zor. Zira insanın kendisi,
Zaten en büyük muamma.
Nefes nefese bir teyze,
Zayıf çelimsiz amcanın
Koluna sarılmış .
Adeta kaçmasın diye sıkıca,
Bırakma beni bir başıma der gibi., benzi atık.
Raylara doğru fırlayan bir çocuk
Annesinden önce beş kişinin
Çabası görülesi. İnsanlık namına...
Topuğu düşmüş teyze pek kızgın
Eşine doğru elinde ayakkabı ve topuğu
Tutarak, en fazla kendini, etrafı gözleyerek.
Sohbette yaşlıca teyzeler, fokur fokur...
Ne kaçan tren ne de dünya umurlarında,
Genç kızın etinde birinin eli.
Sanırım yaşanan eski bir hayal kırıklığı sebebi.
Belki de kaçan büyük bir balık...
Gelen bayramdanmıdır nedir bir neşe bir neşe
Kaçan tren, trenler kimsenin umurunda değil.
Ortalığı bir müzik kaplıyor sanki
Trenin , insanların , kuşların, yaklaşan bayramın,
İstanbulun sesi her yandan duyuluyor
Söylenen binlerle her gün
İstanbul’dan Dinlenen Binlerce,
Oturup bende dinliyorum İstanbul’u,
“İyi Bayramlar!” diyen.
Halkalı’dan Gebze’den gelip,
Sirkeci’de birleşen....
Şiir Teması (Konusu): 70 Li yilların sonundan Sirkeci garından yaklaşan bayramla birlikte İstanbul manzaraları
222 kez okundu.