Mah-i Devran Şiiri
Mah-i Devran
Masa başı sohbetlerden uzaklaştı
elleri nasırlıydı
kim bilir, ne kadehler kırıldı başka yerlerde, bambaşka gönüllerde
kurşun kalemin ucundaki sevdayı sakladı ömrünce
kırmızı ka-l-plı çizgisiz defterin sararmış sayfasına
sonra misafir oluverdi sevgilinin gözlerinde, çekingendi
acemi aşık gibiydi, usanırdı sevdiğini söylemeye
kır çiçeği toplarken de konuşmayı yasakladı gönlüne
yemyeşil dağların yamacında
kapkara bir gezgin
güneşin sofrasında bir tahta k-aşık
ne gökyüzüne küskündü
ne bulutlara
utanırdı varlığa yokluğa söylenmeye...
ah bulutlar nasıl da gizleniyorsunuz
kör vakitlerin beyazlığına
koşanlar oluverdi ardı sıra, rüzgarlar esti, kimsesizdi zaman
kükreyen bir sesti ıssız ormanda
sevgilinin koynunda kesilmiş bir soluk nefesti
süvariydi, çabucak dinerdi yüreğindeki incecik sızı
öylesine bir hevesti
ovaları geçti, dağları aştı
kucaklaştı akarsuyla mah-i devranda
şarapsız akşamlar ıslandı kurumuş dudaklarında
uslandı zifir gecede yiğit; sararmış, solgun tende
ne varsa cihanda varmış
nereye varsa ürüzgarı canı cananı yakarmış
anladı ki hayat zamanla filizlenir isyanda
ille de sevmek ise yeryüzünün sancısı
her derdin dermanı olur kilitsiz handa
sonra yürüdü aşk ile
sevda ile
düş ile
vurdu bam teline günlerin heceleyin bir acayip coş ile
kızıl bir sabaha uyanmak arzusuyla yanıp tutuşurken sonsuz gece
vakti gelmişti elbette, insandaydı ol bilmece
uzlaşır uzlaşmaz çelişkiler arasından
bir laf-ı güzaf kalmışsa geriye eğer
ol yıkık bir mekanda boş söz nice
onun da
apansız vakitte olduğunu düşünme
Bülent Öntaş
28.07.2024 - İstanbul
Yayınlanma:
Düzenleme:
142 kez okundu.
Mah-i Devran Şiiri İçin Yorum Yaz...
Bu şiir hakkında henüz yorum yazılmamış.
İlk yorumu üstteki formu kullanarak yazabilirsiniz.
Benzer Bülent ÖNTAŞ Şiirleri:
- Çetrefil (259)
- Bilirim (238)
- Cunda (228)
- Güneşten Önce / Feride (248)