Saçlarımın Çarpımı Şiiri
Saçlarımın Çarpımı
saç tellerimi sayacak kadar
bol vaktim var
daha doğrusu kendime ayıracak vaktim yok
toplu yaşamanın kuralları vardır
kendin için vakit bulamazsın
özlersin kendin için bir şeyler yapmayı
sadece özlemekle kalırsın
evsiz barksız işsiz
çadırda böceklerle yaşamak
küçük çocuklar okulsuz
bozulan düzen
suyun yokluğu ve tükenen umutlar
daha ağır şartlarda yaşayanları düşünüp
mızmızlandığımız için utanç duymak
her derdin devasını büyük sabırla beklemek
öğrendik
öğretti hayat her sınıf insana
eşitledi herkesi de
kimse razı değil kaderinden
kalan gidene özenir oldu
eşitlememiş anlaşılan
sızlanıp duruyor kalan
uzunluğu hayata diş bileten
saçlarım
çamurlu suya kurban verdiğim
kökü bende olan
kıymak zorunda kaldığım
gözyaşlarım ile yıkanan
gözlerimin örtüsü
ruhumun türküsü
yüreğimin nazlısı saçlarım
gözlerimin buğusundan
kesilen tellerini sayamadığım
koşullara yenik düşüp
salındırmaktan vazgeçtiğim
beni bana bağlayan
canım saçlarım
köklerini sayıp
vakit öldürsem
ölüme ne kadar yaklaşırım
yaklaşır mıyım acaba
pusuda bekleyen meşhur sona
öylece bekliyoruz boş boş
boşluğa düştüğümüz
günden beri
boşalttık kafamızdan
gereksiz ne varsa
kafa yorduğumuz her şey
ömrümüzü yormuş da
henüz farkına vardık
ölüm korkusu ile
aynı yastığa baş koyunca
anladık bir çok şeyi
azrailin dizinin dibinde
mışıl mışıl uyuyamıyorken
anladık da
satın alınmaz bir geçmiş
sattı bizi ölümün korkusuna
ölüm ah ölüm
sevdalısının gözlerine bakar gibi
bakıyor gözlerimizin içine
fakat karşılığı yok
bu sevdanın içimizde
istemiyoruz bu izdivacı
gönüllü olmazsa
kaçıracak kadar karartmış gözünü
yazgımızı kara çalarken
beklemenin yükü hep ağırmış
ama bu sıradışı bir bekleme
bir zerre ümit barındırmaz içinde
yaşananlar ağır dedikçe
ne yapalım olan oldu
daha ağırı olmasın dedikçe
daha ağırı geldi
yine dedik olan oldu
artık son olsun
daha daha ağırı olmasın inşallah dedikçe
daha ağırını beklemeye başladık
şimdi beklenen ne bilmiyoruz
sadece bekliyoruz
gidenlerin acısı içimizde kor
bilinmez bir akıbet korkusu
ölümü bekleyen bedenlerimiz ile
boşluğun içinde debeleniyoruz
ruhumuzu kevgire çeviren kıyamet
ne zaman dokunacak tenimize diye sarsılıyor içimiz
saç tellerimin kaç katı
can aldı bu kıyamet
saçlarım uzar belki beklerken
nasıl bir son beklediğimi bilmeden beklerken
uzayacak belki saçlarım
uzarken unutmayacak asla
kesildiği günü
unutturmayacak bana
sayamadığım canların gidişini
gidemeyenlerin yüreğindeki
köklerin sökülüşünü
ben sayarken her telini
yüreğime kazıyorum sayısını
gidenler ile yarım kalanları topluyorum net olmamakla beraber yuvarlama yapıyorum
saçlarıma çarpıyorum sonra
çarpımı sormayın bana
yangın derim
karanlık derim
yarınsızlık derim
canansızlık derim
sağ mı ölü mü bilinmeyen
canların katmerli acısı
habersizlik derim
bilinmezlikler ağır yüktür
boş boş beklemek kadar ağır
Şiir Teması (Konusu): Deprem
394 kez okundu.