Ah abdullah elindeki Saz ağlasın Şiiri
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Ah abdullah gurbettesin
Gurbet eteştir duamansız
Sevgilidir imansız
Ah abdullah elindeki saz ağlasın
Senin ki bereketsiz gurbet
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Her akşam elimde sazım
Gurbet seni ateş seni
Gurbetim senin başına taş düşsün
Ah abdullah elindeki saz ağlasın
Gurbet ateş Allahım
Kimseler gurbetlere düşmesin
Ve bir Yusufun gurbeti bereketli...
Her akşam güneş batarken gönlümde bir güneş batıyor...
Gurbetimin ateş gibi yakışı var Allahım
Alnıma kaş çatışı var Allahım
Aşıma zehir katışı var Allahım
Gecesinin karga gibi ötüşü var Allahım
Gönlümü mezara itişi var Allahım
Ben yusuf değilim gurbetim mısır eğil
Kurtar beni gurbetimden Allahım
Ah abdullah elindeki saz ağlasın
Gurbetim çimdikledin üvey anne gibi
Hey abdullah elindeki saz ağlasın
Gözlerimde bulutlar taşıyorum
Gurbetteyim
Gurbettesin ah abdullah
Ey benim mısırım çok zalimdin çok cimriydin
Bana ateş oldun
Yanmaktayım işte her akşam vakti
Çirkinleştikçe çirkinleştin bana ey mısır
Zindanlarına attın beni
İbrahim değilim ateşim sönmez yakar Allahım
Senin ki insafsız gurbet
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Gurbetim senin başına taş düşsün
Zehir oldun bana gurbet
İbrahim değilim ateşim sönmez yakar Allahım...
Ah abdullah elindeki saz ağlasın
Akşamlar elem veriyor şimdi
Zulmettin bu abdullaha gurbet
Sevmedim gurbet seni
Anadan ayrılık yardan ayrılık ateşti...
Hiç şansım yokmuş gurbetten yana
Bence bereketli Yusufun gurbeti
Zulmettin bu abdullaha gurbet...
Allahım kurtar beni bu gurbet zalim
Neden düştüm gurbete Allahım
Gurbetim belki en zalimi gurbetlerin
Çok bereketli Yusufun gurbeti
İnsaflı zelihası ve zindanı cömert Yusufun
Akşam olunca dertler hucuma kalkar anlarım burası gurbet
Zehir olur içilmez soframdaki şerbet.
Gurbetim senin başına taş düşsün
Akşam olunca
"Bende neşe söndü"...hep
Akşam olunca gözlerini canıma diktin gurbet
Zehir oldu güneşin sunduğu renkler ve elimden dökülür şerbet
Senin ki kör gurbet
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Kimse gurbete düşmesin
Ölsün sılada gurbetlere düşmesin
Gurbetim ateş oldun neden
Gurbettesin
Ah abdullah elindeki saz ağlasın
Şiir şiir ağlasın....
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Gurbetin ateş oldu
Ah abdullah elindeki saz ağlasın
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Dilindeki söz ağlasın
Gurbetim senin başına taş düşsün
Allahım kurtar beni
Gurbetim çok zalim
Akşam olunca dertler hucuma kalkar
Anlarım burası gurbet
Nerede cennet
Zehir eder içilmez soframdaki şerbet.
Senin ki zor gurbet
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Bence bereketli Yusufun gurbeti
Siper ol annemin duaları zalim gurbetteyim
Ayaklarımın altındaki toprak kayıyor gibi
Tut ellerimi köyümün ışıkları
Allahım kurtar beni bu gurbetten
Ay gözler ay sözler girsin rüyalarıma
Gençliğim yıkık bir evdir ne girilir ne oturulur.
Ey gurbetim vurdun hep bu garibe
Zelihaların da zalim senin ey mısır
Kar etmez Yusufluğum
Işığım vardı benim
Valizim köyümün ışıklarıyla dolu
Ve annemin dualarıyla
Kahramanlığım yusufun kahramanlığı gibidir bir dağdır...
Senin ki en hain gurbet
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Ey şehir ey sahtekar tek köyüm ağlar ardımdan gönülden
Bekleme inanmamı ağlasan da ardımdan
Bilirim göz yaşın çirkin niyetli
Abdullah elinde saz ağlasın
Yaz bir şiir şiir ağlasın...
Bir kirli niyetli gurbettesin ah abdullah
Abdullah elindeki saz ağlasın
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Bence bereketli Yusufun gurbeti
Gurbetin üvey anne ey abdullah
Gurbet vefasız sevgili...
Abdullah elindeki saz ağlasın
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Gurbet ateştir yakar
Sıla nehirdir akar
Akar gözü yaşlı
Vur şimdi tellerine
Abdullah elinde saz ağlasın
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Gurbetim senin başına taş düşsün
Bence bereketli Yusufun gurbeti
Bana bir yakup bile vermedin Allahım
Aksın yangınlarıma köyüm
Gurbetteyim
Bir hasretle ölür her yusuf gönül
Gönlüm de gurbette
Ağlarım yakup gibi
Bir dertli abdullahım halime elindeki saz ağlasın
Gurbette hiç yüzü güleni görmedim
Sıla sıla...
Diyor ve ağlıyor garipler
Bir zilli niyetli gurbettesin ey abdullah
Derdin dağ oldu abdullah haline elindeki saz ağlasın
Senin ki dinsiz gurbet
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Bence bereketli Yusufun gurbeti
Gurbetin cimri
Öleceksin köyüne hasret
Yare hasret
İş mi seninkisi..
Güneş batar çöker karanlık
Uzakta yar...
Abdullah haline elindeki saz ağlasın
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Gurbettesin ah abdullah
Abdullah bir şiir yaz ağlasın
Abdullah elinde saz ağlasın
Abdullah yolunda kış ağlasın yaz ağlasın
Ana uzakta
Yar uzakta...
Nasıl yaşanır bu dert ile
Güneş bile yabancı gurbette
Sanma güllü niyetli bir gurbettesin ey abdullah
Abdullah elinde saz ağlasın
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Bence bereketli Yusufun gurbeti
Sıla yar
Gurbet ağyar
Abdullah günlüğünde gurbet türküleri yansın
Sıla yar
Gurbet ateş
Elinde saz
Sıla için ağlasın gözün
Yüzün gülmesin
Sıla yar
Bir kara kuru ekmek uğruna düştüğün şu gurbete bak abdullah
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Abdullahın gurbeti senin başına taş düşsün
Gurbet kuru ekmekten başka ne verir
Sıla yar
Sıla dere dere gönlünün kuraklığına akar
Abdullah
Gurbet ateştir yakar
Hiç eksilmesin bu ateşli türküler
Ağlasın hep elinde saz
Kaderine gurbet yazılmış
Kaderine ateş yazılmış
Abdullah
Bence bereketli Yusufun gurbeti
Bitsin artık bu gurbet
Diyor ve ağlıyorsun gurbette
Bir zilli niyetli gurbettesin abdullah
Abdullah elinde saz ağlasın
Kara kuru ekmek sofranda abdullah
Dertli ellerin dertli sazında...
Bırak sazı elinden sazın yandı abdullah
Söylenmez "gurbet" kelimesi dilin yandı abdullah
Gurbet ateşten bir parçadır
Sıla yar
Gurbettesin ağla abdullah
Somurtkandın gurbeti
Dilinde gurbet türküleri
Çekilir şey değildin gurbeti
Garip ettin gurbeti
Dertli ettin gurbeti
Gurbette sazı dertli...
Gurbette ağlıyor bir abdullah
Bence bereketli Yusufun gurbeti
Gönlünün de derdi az değil abdullah
Gönlün de zalim gurbette
Gönlün de ateşte
Gönlünün de gurbeti ateş
Yine dünya gurbetinde gönlün
Sandın kıymetli bir gurbettesin abdullah
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Gurbetim senin başına taş düşsün
Ağlasın abdullah elinde saz
Abdullah günlüğünde ateştir gurbet türküleri
Hiç eksilmesin bu ateş bu gurbet türküleri...
Köyüm yıllar sonra geldim sana
Karşıma dikildi yeni beşikler yeni mezarlar
Dedim ve ağladım
Hiç eksilmesin bu ateşli türkülerin abdullah
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Senin ki yüzsüz gurbet
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Gurbetim senin başına taş düşsün
Bence bereketli Yusufun gurbeti
Ağladın
Gurbete düştün abdullah küçük yaşta
Yakubu andırıyor kanlı gözleri sılanın
Günlüğümde gurbet türküleri
Günlüğümde yanık türküler...
Sandın kısmetli bir gurbettesin abdullah
Abdullah elinde saz ağlasın
Gurbet ateştir çöldür...zeliha mı var her gurbette
Gurbettesin ağla abdullah
Kara kuru ekmek uğruna düşmüş gurbete kaç abdullah
Bir bulut gölgesine bile koşmaya hazır ayakları...
Ağlasın abdullahların elinde saz
Kaderlere gurbet yazılmış
Kaderlere ateş yazılmış
Yar uzakta
Sandın iffetli bir gurbettesin abdullah
Abdullah elinde saz ağlasın
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Gurbetim senin başına taş düşsün
Kara kuru ekmek uğruna bir gurbet
Gurbettesin ağla abdullah
Dertleniyor abdullah
Abdullah’ın günlüğünde yansın gurbet türküleri
Abdullah’ın günlüğünde ateş
Eksilmesin
Yar uzakta
Sandın bereketli bir gurbettesin abdullah
Abdullah elinde saz ağlasın
Tattı gönlün gurbeti ve ateşi...
İbrahimin ateşine denk o ateşi
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Gönlümün gurbeti senin başına taş düşsün
Bir yusuf gönül bir mısırda
Gelecek mektuplarda gözleri
İple çekiyor bayramları
Dualarında sıla
Rüyalarında yakup...
Gurbettesin ağla abdullah
Dünya gurbeti gönlünün
Ateştir gurbet
Günlüğünde gurbet türküleri
Günlüğünde yanık türküler...
Bülbül gibi dertli
Pervane gibi dertli
Dertli Adem gibi...
Abdullah günlüğünde yansın gurbet türküleri
Gurbette mi öleceksin
Senin ki arsız gurbet
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Gurbetim senin başına taş düşsün
Bitsin artık bu gurbet
Gurbettesin ağla abdullah
Gurbette ölmesin Allahım abdullahlar
Ana uzakta
Yar uzakta...
Nasıl yaşanır bu ateşli dert ile
Güneş bile yabancı gurbette
Ağlıyorsun gurbette abdullah
Bitsin artık gurbetin
Allahım tutulsun elinden
Cennetin yolu yokuş
Sılanın yolu yokuş abdullah
Sıla en süslü kuş abdullah
Bitsin artık gurbetin abdullah
Yalvar Allaha
Sabah- akşam
Gurbet ateş değil cehennem
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Gurbet kuru ekmekten başka ne verir
Gurbettesin ağla abdullah
Gurbet ateştir yakar
Bitsin artık gurbet
Kara kuru ekmek sofranda Abdullah
Dertli ellerin dertli sazın...
Bırak sazı elinden sazın yandı abdullah
Söylenmez gurbet kelimesi dilin yandı abdullah
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Bitmez gurbeti
Dünya da ateşten bir parça güneşten
Hasreti tattı ve yandı
Gurbetlerin en dayanılmazı dünya
Abdullah olan nasıl unutsun cenneti...
Cennet değil ki, dünya
Yalvar Allaha
Yar uzakta
Sanma sütlü gurbetin abdullah
Abdullah elinde saz ağlasın
Senin ki hırsız gurbet
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Bitmez gurbeti
Çıktı cennetinden
Dünyaya düştü abdullah
Abdullahın yanık gönlünde gurbet türküleri
Yusuf gibi yanık gönlü gurbette
Yusuf gibi kuyuda
Beklenen teselli bir tek tacir eli...
Yusuf gibi mısırda şimdi o
Beklenen serinlik gibi zeliha
Abdullahlarda ateştir gurbet...
Sılada yar
Sılada ana
Yar sılada
Sanma muratlı bir gurbettesin ah abdullah
Abdullah elinde saz ağlasın
Bitmez gurbeti
Nasıl unutayım sılam seni
Desin ve ağlasın abdullahlar
Hep ağlasın abdullahların elinde saz
Bitmiyor gurbet
Bitmez gurbeti
Ok gibidir bağrını deler gurbeti
Sevincin öldüğü yerdir gurbeti
Gök yüzüne bakmak unutulur...
Sokakta ip atlayan çocukları bile görmemiş
Baharın geldiğini fark etmemiş yıllarca
Ve karıncaların toprakta dolaşmasını seyretmemiş yıllarca...
Ateşti gurbeti yandı
Ateşti gönlünün de gurbeti yandı Allahım gül hasretle bu abdullah..
Bitmez gurbeti Allahım
Hep ağlasın abdullah elinde saz
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Gurbettinde yok ne bal nede şerbet
Bitmez gurbeti Allahım
Dertli eder gurbeti...
Zalimdir gurbeti
Ana uzakta
Yar uzakta
Sanma atlı bir gurbettesin abdullah
Abdullah elinde saz ağlasın
Bitmez gurbeti Allahım
Gurbeti tuzak
Ölmüş kaç gönül bülbül kuşu gibi bu tuzakta...
Dünya en zalim gurbeti
Duydu gül Yusufun hazin hikayesini
Ateştir her gurbet
Gurbetim senin başına taş düşsün
Bitmez gurbetin abdullah
Gurbetin ateş
Ağla derinden
Kan akıt ciğerinden
Hep ağla abdullah elinde saz
Dert bitmez gurbette
Bitmez gurbetin abdullah
Tattığın gurbet mısır değil...
Bitmez bu gurbet
Köyün güzel yıllar sonra geldin
Karşıma dikildi yeni beşikler yeni mezarlar...
Sandın kanatlı bir gurbettesin abdullah
Abdullah elinde saz ağlasın
Bitmez gurbetin abdullah
Çocuk yaşta gurbeti tattın
Genç yaşında ateşe düştün
Senin ki değil ballı gurbet
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Bitmez bu gurbet
Gurbetin aratmaz ateşi
Günlüğünde orman olsun yanık türküler
Bitmez gurbetin abdullah
Gülmeyi unutturur gurbet
Zehir olur içtiğin şerbet
Cehennemdir gurbet sıladır cennet...
Ağladın gurbette hiç gülmedin
Hep ağlasın abdullah elinde saz
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Bitmez gurbeti Allahım
Gönlü de gurbette gönlü de bir abdullah
Bitmez gurbetleri
Dünya da bir gurbet dünya gönlünün gurbeti...
Gönlü de bir yusuf gibi ağlatıyor bir yakubu
Aslı ateş dünyanın
Dünya aratmaz ateşi
Ateşten öte bir yakışla yakar dünya gurbeti...
Sandın bolluklu fırsatlı bir gurbettesin abdullah
Abdullah elinde saz ağlasın
Bu dünya gurbet sıla tek cennet gönlüne...
Sılaya doyamadı
Yakan ayrılıktır gurbet değil...
Ateş ayrılıktır gurbet değil...
Bitmez gurbeti Allahım
Gurbetlerinin en zalimi en dayanılmazı dünya
Dertli gönlün nasıl unutsun cenneti
Sofrasında dünya bir kara ekmek gibi
Zıkkım gibi yedikçe öldüğünün farkındasın
Sılaya doyulmuyor
Sanma himmetli bir gurbettesin abdullah
Abdullah elinde saz ağlasın
Senin ki değil güllü gurbet
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Bitmez gurbeti Allahım
Güneş bile düşman gurbette
Dilinde ateş gibi gurbet türküleri
Bitmez gurbetin dertlisin abdullah
Bilirsin ateş olduğunu gurbetin
Tek derdin köyün...
Hangi gurbet zalim değil ki
Ağlansın haline
Sılaya doyulmuyor
Sanma mısırdasın zalim bir gurbettesin abdullah
Abdullah elinde saz ağlasın
Ağlansın gönlünün haline
Gönlün de zalim bir gurbette
Cehennem gurbetten zalim mi Allahım
Güneş batmıştır senin için çökmüştür karanlık
Hatırlarsın köyünü
Elimde dertli kalemin
Dökülür dilinden dertli türküler
Abdullah elinde saz ağlasın
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Köyüne doyulmuyor
Köyüne yıllar sonra geldin
Karşına dikildi yeni beşikler yeni mezarlar...
Güneş batmış çökmüştür karanlık
Elinde dertli kalemin
Gözümde yaş
Ağlıyorsun
Bitmez gurbet
Abdullah elinde saz ağlasın
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Gurbetim senin başına taş düşsün
Amacın iki dilim ekmek
Çoluk çocuk için öncelikle
Gurbet iki dilim ekmekle yakalamış seni de ey sazan
Kara-kuru ekmekle yetinirdin
Gurbete hiç gönlün yok
Sıla aşığısın
Fakirliğin kurbanısın sen...
Dağ yazılarla dudaklarına köyünü yazmışsın sen
Gurbeti neşe hırsızı bilmişsin hep sen..
Derdin hiç bitmez
Geceler boyu ağlarsın
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Senin ki deli gurbet
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Güneş batmış çökmüştür karanlık
Gönlünde sıla
Damarlarına kan sıla
Seni dirilten can sıla
Gurbetin zalim
Gönlünün gurbeti kadar
Hep ağlasın abdullah elinde saz
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Güneş batmış çökmüş karanlık
Bir kalemin dert ortağın
Dertli eder gurbet insanı...
Dertli eder gurbet insanı...
Hatırlamışsın köyünü
Elinde kalemin
Hasret yakıyor
Bal damlıyor dilinden:
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Allahım
Bu kadarda mı dertli edermiş gurbet insanı...
Gurbeti gecedir...yıldızsız bir gece
Gurbeti kuyudur...dipsiz
Gurbeti bir zalim bir edepsiz..
Dertli eder gurbeti..
Yare hasret bırakmış gurbeti
Hep ağlasın abdullahın elinde saz
Gurbetim senin başına taş düşsün
Köyü yakup gibisin bu yusufa
Gurbeti kuyudur bu yusufa...
Yusuf çıkamaz kuyudan
Yusuf vuslata koşamaz...
Ağlar bir yakup gibi köyü yıllarca
Hep ağlasın abdullahın elinde saz
Senin ki cehennemin eli gurbet
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Oturttu rahlesine gurbetin gönlünü
Gönlü yusufların en dertlisi...
Dünya gurbetinde yusuf gönlü...
Gönlü bir yusuf dünya gurbetinde...
Dertli eder her gurbet insanı...
Yakup hasret kalmıştır yusufa...
Ağlasın yakup
Sanma mısırdasın
Abdullah elinde saz ağlasın
Gurbetin vereceği üç beş dilim kuru ekmektir...
Gurbetler neden yağmış dert yağmış üstüne
Dağ yazılarla yazılı aklına köyü...
Hep ağlasın abdullahın elinde saz
Dertli eder gurbet insanı...
Elinde kalemi yazar ve ağlar...
Ana uzakta
Yar uzakta
Nasıl yaşanılır bu dert ile
Dertli dostları o gurbette...
Hep ağlasın abdullah elinde bu saz
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Karanlık çökünce
Ayırma elinden kalemi
Silinmez ki kara yazı
Gurbette öleceksin
Bu gurbet bitesi değil...
Abdullah elinde saz ağlasın
Gurbetim senin başına taş düşsün
Karanlık çökünce
Bal damlıyor kaleminden abdullah
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Güneşinle aranda kuyular...
Senin kuyuların dipsiz
Bir ağlayanın olsun haline
Yıllar oldu gidemedin köyüne
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Yanıktır gurbet şiirleri...
Kan damlıyor dilinden
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Senin ki bereketsiz gurbet
Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
Gurbete düştün
Hayır hayır sen ateşe düştün
İbrahimliğine yusufluğuna aktı gurbetin
Yıllar oldu gidemedin köyüne
Köyün aklında
Rüzğarı yanaklarında hep
Deresi çeşmesi dudaklarında
Mısır değil ki senin gurbetin
Vezirlik değil rezillik sonu bu gurbetin
Hep ağlasın abdullah elinde saz
Dostlar
Abdullahım türkülerimde ateş...
Acı biber sürülmüş yok ağzımın tadı
Ana uzakta
Yar uzakta
Göz tuzakta
Öz tuzakta
Hayırlı hayat
Hayırlı rüya uzakta
Sanmayın mısırdayım
Elimde saz ağlasın
Karanlık çökünce
Köyüm aklımda
Gurbetim senin başına taş düşsün
Gül damlıyor kalemimden dostlar:
Anne
Hiç bir şey büyük dert değil senin yüzüne mahrumum
Köyümü de çok özledim
Köyüm benim leylam
Çölüm bu gurbet
Mecnundan farkım ne
Köyümden ayrılığın elemi mecnunun elemine denk
Gurbetler üvey annelerim...
Dertli eder gurbet insanı...
Sanma anne mısırdayım
Bu abdullahın elinde saz ağlasın
Bence bereketli Yusufun gurbeti
Allahım
Bitsin artık bu gurbet
Gül bahçesi dilim
Cennete çıksın yolum
Ben gurbetime hep sitem ettim
Ayaklarıma zincir vurdu gurbetim
Güneşleri mektuplar gibi köyümün...
Köyümün taşları ağlar halime
Bitsin artık bu gurbet
Ah abdullah elinde saz ağlıyor
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Gurbetim senin başına taş düşsün
Bence bereketli Yusufun gurbeti
Köyüm yemyeşil bir sevinç büyütür bende
Gurbetler hasret bıraktı kardeş yüzüne
Bitsin artık bu gurbet
Gurbette mi öleceğim
Bitsin artık bu gurbet
Gurbette ölmesin Allahım abdullahlar
Ana uzakta
Yar uzakta...
Bence bereketli Yusufun gurbeti
Nasıl yaşanır bu kanayan dert ile
Güneş bile yabancı gurbette
Bitsin artık bu gurbet
Abdullah elinde saz ağlıyor
Bence bereketli Yusufun gurbeti
Cennetin yolu yokuş
Sılasının yolu da yokuş
Sıla en süslü kuş
Sanma mısırdasın
Ey abdullah elinde saz ağlıyor
İbrahim değilsin ateşin sönmez yakar
Gurbetim senin başına taş düşsün
Bence bereketli Yusufun gurbeti
Bitsin artık bütün gurbetlerin abdullah
Şiir Teması (Konusu): Ah abdullah elindeki Saz ağlasın
162 kez okundu.