Ağu ve Günah Şiiri
kapılmışım bir girdaba ki ürkütür his ve zaman
labirentlerde kaybolur aklım özler masum bir yürek
fırtınanın alın çizgilerinde mahpus duruyor ağlamadan
naçar, telaşlı ve üzgün olarak sinemde davetkar serap,
dönüyor, dönüyor, dönüyorum dillerde hece hece
karanlık ve soğuk bir yarıştayım zamanla, sormayın diyorum,
yıldızları toplamışım avcum yanar kendi halinde
çığlıkları duyuyorum ve ölüyor benimle kısa vadeli hesap,
yüzümü görür gibiyim aynada, elimde tuttuğum resimden kürek
mezarımı kazacak fırsat bulamadan kapanıyor gün ve gece,
durulayıcı gücünde suların
çocukluğumu özlüyorum
tüm bunların sebebi olan adım sanım, gençliğim, afacanlığım
masum resimler çizmişti aslında belleğime
ne bahaneler uydurmuştum olağanüstü unutmaya yönelik sancıları,
öpülmedik hayal bırakmadım semada, rüya geldi kondu elime
ışıklar sönünce asumanda anladım olanları,
şaşkın, telaşlı ve üzgün izledim nefisleri, kayıpları
saflığını kaybetmişti sanırım insan yanım,
bu yüzden belki de yeryüzünü sarması hafakanların
belki bundandır ayaklarımızı bastığımız kan denizi
ve galiba haklı çıkarmışım
mezardan kafesten ummandan yana beni şanssız bulanları
silkinsem geçecek tüm bu çağın vesvesesi biliyorum,
iğne deliğinden bir geçsem silinecek çağın suya kazılan izi
alın çizgilerinde dönüyorum fırtınanın dünya dönüyor
damarlarım doluyor ağu ile, sızlanıyor tarihim
dağlardan başka yere sığmam artık, görüyorum
ne var ki çığ koptu sardı sarmaladı döndükçe yutup adaleti
her şey gibi buna da derman verir elbet Yaradan,
belki yıkarız gözyaşımızla kirleri gölgesinde zamanın
sükuta erer belki deli gönlüm, durulur sivri aklım, kaçar ahmaklığım,
ırmakları doladım elime nefes açıcı bir yumak örüyorum
pişman, telaşlı ve üzgün sersemliğimle
pençesindeyim saklayamam kemiren eski bir anın,
elinden tutarım dünyanın yine de toprağı unutmadan
Yayınlanma:
Düzenleme:
Şiir Teması (Konusu): Cahillik, Günah, Pişmanlık
183 kez okundu.